Parkinson hastalığı merkezi sinir sisteminin dejeneratif bir rahatsızlığıdır. Semptomları yavaş ortay çıkar ancak hızlı ilerler. Hareket yavaşlığı ve titreme ile karakterizedir. Son dönemde yapılan araştırmalarla, parkinsonun görme problemleri de dahil olmak üzere motor semptomları haricindeki ikincil belirtileri olduğu ortaya çıkmıştır..
Halihazırda parkinsonun ilerlemesini durduran ya da kalıcı olarak parkinsonu tedavi eden bir yöntem yoktur.. Tüm tedaviler hastalığın belirtilerini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Parkinsonun ilk tedavisi dopaminin yerini alan ilaçlar kullanılarak yapılmaktadır...
Diğer bir tedavi seçeneği ise tıpta derin beyin stimülasyonu olarak adlandırılan parkinson hastalığının tek cerrahi tedavisi olan beyin pili ameliyatlarıdır.. Bu tedavide hastanın göğsüne, köprücük kemiğinin arkasına kalp piline benzer bir adet pil ile beynin önceden belirlenen noktalarına iki adet elektrot yerleştirilmektedir. Pil elektrotlara sinyal göndererek beyindeki nöronlar arasındaki bozulan iletişimi düzenlenmekte, dışarıdan dopamin içeren ilaçlar alınmadan ya da dozajları oldukça azaltılarak hastalığın belirtileri azaltılmaya çalışılmaktadır.. Oldukça etkili bir tedavi yöntemidir.. Hastalığın semptomlarını ilk yıllarına geri almaktadır. Ancak maalesef her parkinson hastası beyin pili tedavisi için uygun aday değildir...
Parkinsonun teşhisi ise nispeten zordur. Diğer birçok hastalıkta olduğu gibi kan ya da görüntüleme yöntemlerinden yararlanılarak teşhis yapılamaz. Sadece yapılan bu testler diğer hastalık ihtimallarini dışlamaya yarar.. Bu nedenle hastalığın teşhisinde semptomların sübjektif değerlendirilmeleri kullanılır.
Son dönemde yapılan araştırmalarda parkinson hastalığının tanısını kolaylaştırmak ve kesinleştirmek için farklı yöntemlerin mümkün olabileceği görülmüştür. Özellikle genç parkinson hastaları için teşhis genellikle geç olmaktadır. Çünkü hastalık gençlerde nadir olduğu için kişinin parkinson hastası olmadığı yanılgısına düşülmektedir.
Göz Hareketlerindeki farklılıklar ve parkinson
Parkinson'un göz hareketleri üzerindeki etkisini araştıran çalışmalar gözlerimizin bir uyarana doğru hızlı, ani, refleksif hareketleri olan sakkadik göz hareketlerine odaklanmıştır. Sakkadik haraketin tersi olan anti-sakkadik göz hareketlerinde ise gözün uyarandan uzaklaşan istemli hareketleri söz konusudur. İlk çalışmalar parkinson hastalarının gözün uyarandan uzaklaşan hareketlerinde sorunlar yaşadığını ortaya koymuştur.
Bir başka çalışmada ise yukarıdaki göz testi beyin pili tedavisi olmuş parkinson hastalarında tekrarlanmıştır. Bulunan sonuca göre beyin pili tedavisi olmuş hastaların sakkadik göz testindeki sorunları oldukça azalmıştır.
Az sayıdaki beyin pili hastasının göz hareketlerini ölçen çalışmalardan elde edilen sonuçlar henüz genellemek için elverişli olmasa bile, parkinson hastalığının göz hareketlerini nasıl etkileyebileceğini ortaya çıkartmıştır. Diğer taraftan yakın zamanda yapılan bir çalışma parkinson teşhisi konulan hastaların % 85'inin gözlerini kapattıktan sonra ritmik göz kapağı spazmı yaşadığını tespit etmiştir. Gözler kapandıktan sonra meydana gelen göz kapağındaki bu küçük değişikliğin ölçülerek bir tanı aracı olarak kullanılıp kullanılamayacağı ilerleyen zamanlarda yapılacak ek çalışmalarla netlik kazanacaktır.
Retina incelmesi
Yine son yıllarda yapılan bir dizi araştırmada parkinson hastalarının istemli hareketle ilgili beyin bölgelerinde alfa-sinüklein proteininin anormal birikimi tespit edilmiştir. Alfa-sinüklein beynin her yerinde bulunur, ancak işlevi henüz tam olarak tanımlanmamıştır. Dopamin sentezini düzenlediği ve bunun da hareketi düzenlemeye yardımcı olduğu düşünülmektedir. İlginç bir şekilde, son zamanlarda yapılan az sayıda çalışmada, sağlıklı örneklerle karşılaştırıldığında Parkinson hastalarının retina dokusunda da alfa-sinüklein birikimi bulunmuştur. Bulunan alfa-sinüklein miktarı, hastalığın ciddiyeti ile ilişkili bile olabilir - ancak bu potansiyel hastalık göstergesi halihazırda yalnızca ölüm sonrası doku örnekleri kullanılarak tespit edilebilmektedir.
Diğer taraftan yapılan diğer bazı çalışmalarda ise göz tomografisi incelenen parkinson hastalarının retinalarının belirli bölgelerinde incelme olduğu görülmüştür. İlerleyen yıllarda bu seçici bölgelerdeki retina incelmesinin parkinson hastalığının teşhisi için kullanılabileceği düşünülmektedir.
Yine 126 gönüllü parkinson hastasının incelendiği bir başka çalışmada, göz tomografisi ve diğer bazı göz testlerinin parkinson demans riski ile ilişkili olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Önceden oluşturulmuş bir algoritma kullanılarak yapılan bu çalışmada demans geliştirme riski en yüksek olan hastaların aynı zamanda göz testlerinden de en kötü sonuç alan hastalar olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca bu hastalarda daha fazla retina incelmesi olduğu da yine bulunan sonuçlar arasındadır.
Sonuç olarak yukarıdaki çalışmalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde göz hareketlerindeki ve retina yapısındaki değişikliklerin, parkinson hastalığının özelliği olan dopaminin dejenerasyonundan kaynaklandığı söylenebilir. Bulgular parkinsonun tanısını kolaylaştıracağı gibi tedavisi için de bir ışık olabilir. Parkinson için her zaman yeni bir tedavinin geliştirileceğine yönelik umut vardır.
Bilgi ve randevu için iletişim sayfamızı kullanabilirsiniz.